Friday 7 December 2012

Karanlıktan Bir Portre



Kara bir gecenin aksında tıngırdayan kelimelerle seslenirken dünyama, genizimi yakan buğunun kurbanı oluyorum.. Gri bir perde iniyor gözlerime ve acıtıyor sinemi dumanlı düşünceler.. Yoklukla varlık arasında mekik dokuyan beynime inat bedenim ince soğukta titreyerek varlığnı haykırıyor, yok olmacasına.. Gece kara ancak karaya başkaldıran ay gökyüzüne fener olma çabasında. Ve ben hala bedenimi umursamadan oturuyorum balkonda..

Düşünceler dumanlı.. İçin için yanan bir ocakta, tavındaki demiri öldürürcesine indirilirken çekiçler kesmek o kadar zor ki kağıtvari düşünceleri.. Kesmek derken sual düşmesin akla, önlemek değil şekil vermek..

Düşünüyorum, tabii. Ama beni endişelendiren fırlatılan çakıl taşı gibi durmaksızın seken, kime nasıl çarptığından habersiz, dumanlı düşünceler.. Buğusuna insanı hapseden, dünyasını çıkılmaz kılan, bedenini titreten, sessiz sessiz inleten düşünceler.. En ucuz şeydir belki düşünmek nefes almak gibi, kaçınılmazdır belki de ama anlamlı kılar hayatı, anlamlı kılar nefesi...

Bahar gelir zihne yeşerir düşünceler, güneş alarak olgunlaşır meyveler. Açıyorum gözlerimi doğuyor güneş, bir kaç kuş kıskandırıyor cıvıltısıyla ve ağaçlar el-pençe divan önümde. Bulutlar sarıyor güneşi üşümesin diye, rüzgar dansa davet ediyor ağaçları, yapraklar ayak uyduruyor ritme, hafif bir esinti yüreğime.. leylekler toplarken bavulunu.. Usul usul yanaşır sonbahar ve dökülür sararan kelimeler..

Düşüncenin belirsizliğinde uçurumdan düşünce,
Kapa gözlerini kendini sonsuzluğa bırak.
Sonsuzluğun sonunda yüceliği düşününce,
Ruhun uçar bedenden olur sana en ırak..

Düşününce var olan insan, düşündükçe sürükleniyor kontrole muhtaç. Kelimeye çakılı anlam, onsuz olmaz düşünce. Ve görev şimdi başlıyor.
/ ORHAN ÖNDER \

Tuesday 23 October 2012

Neden Tıp tercih etmeyin derler?

   Doktorlar ya da doktor olmaya aday insanlar, neden tıp tercih etmeyin diyorlar?

Çünkü insan ya tatmin olmalı , ya da tatmin olacağı şeylerin peşinden koşmalıdır.Mesela bir öss öğrencisine hayat bazen zor gelse de sıkıcı gelmez.Tıptan sıkılan kişilerle konuştuğumda gelen cevaplar şu ise yöndeydi


-Tıp fakültesine yeni girdiğimde çevrem beni tatmin ediyordu.Fakat daha sonra kimse bize aldırış  etmemeye başladı. Halimizi soran yok .Herkes bölümlerini bitirdi biz derslerle boğuşuyoruz.
Tusu geçemezsem zaten hekim sayılmam. Tus bir yandan nöbetler bir yandan... Hemşirelerin yapacağı işleri bile biz yapıyoruz.Anlatacak çok şey var abi hangisini anlatayım.Mesela hocalar gelip ders anlatmıyor , asistanları yolluyorlar.
Ya bırak ya alla'sen.
Tıp yazanın aklına şaşarım..

-sen niye yazdın?
-Bilseydim yazar mıydım ak?..


Bir başka örnekde bütünlemeye kalan bir öğrenciden
"       " tıp yazmayın!"an itibariyle bütünlemeye kalmış tıp öğrencisi yazarın, genç dimağların kendilerini heder etmemesi için yaptığı, ve aklı olanın ciddiye alması gerektiği, uyarıdır. :(
yazık etmeyin kendinize, tıp yazmayın, hakikaten zor, öyle böyle değil, adamın ağzına sıçıyorlar. "

Herneyse bu bloğun devamında böyle şeyler yazacak mıyım ? Bunu zaman gösterecek..herşey güzel olur inş.

Monday 22 October 2012

Evde/kendi kendine/zorlanmadan/Kolayca  ingilizce öğrenme.

 Keşke ben de yıllar önce böyle bir yazı okusaydım...

ingilizce öğrenmenin kolay yolu :
     Arkadaşlar hayatta en büyük sermayemiz zamandır , herşey için zamanımızı harcıyoruz. Bu hiçbir şeyde olmadığı kadar ingilizce için de böyledir.
     İngilizce öğrenmek için , öncelikle ingilizce bir çekirdek oluşturmalısınız.Bu bir kartopu gibi olmalıdır . Sonra onu yuvarlayacak ve büyüteceksiniz..
 
1)  ingilizce çekirdeğinizi gramer ve temel olarak kullanılan 500 kelimeyle oluşturabilirsiniz.

2)Kartopunu yuvarlama ve büyütme

  -Günde en az 4-5 kelime öğreniyoruz.Yani 1440 dakikada 4-5 kelime...5 senede 1800günx4kelime = 7200 eder. Günlük hayatta 3000-4000 kelimeyle konuşulduğundan, yeterince iyi sayılırız ...
 PEKİ O kadar uzun zamanımız yoksa ne yapmalıyız?
Şunu hep duymuşsunuzdur yurt dışına çıkanlar kolayca ing öğreniyor . Neden ? Çünkü insan bir şeyi ihtiyacı olduğunda öğrenir , çünkü ara vermediğinde ve bilgiyi aktif kullandığında öğrenir. Peki biz yurt dışına çıkamıyoruz ne yapmalıyız? YURT DIŞININI EVE getireceğiz. Şöyle :
  Bu günden itibaren telefonunuzun, işletim sisteminizi , browserinizi kısacası gördüğünüz tüm seçenekleri ingilizce seçiyoruz.
  yabancı forumlara ve chat sitelerine belki de online bir oyuna üye oluyoruz.(bu bir lüks değil tüm dünya bu forumlarda) (Bu arada kameralı chat sitelerine kesinlikle karşıyım)
  igoogle  kullanarak ve hergün ingilizce özlü sözler okuyoruz.
  Today's Zaman'a abone olabilir ya da haberleri online olarak yabancı kaynaklardan okuyabilirsiniz.
  ***Kesinlikle ve kesinlike ingilizce filmi ingilizce alt yazıyla izliyoruz . Filmi tam anlamıyor olabilirsiniz Fakat bir adam diğerine "get out" dediğinde ,  diğerinin dışarı çıkmasından kelimenin ne olduğunu anlayacaksınız.Öncelikle zaten izlemiş olduğunuz filmleri tekrar izleyerek başlayın. 

 Televizyondan yabancı kanallar izliyoruz.

Kısacası ingilizceyi  ,küçük bebekler gibi öğreniyoruz



Neden Tıp?
     Tıp okumak için çok önemli sebepleriniz olmalı , yoksa ,  vuran dalgalar karşısında dayanamayan kayalar gibi ,eriyip  denize karışırsınız. Tutkulu olmalısınız.Benim tutkum ise çocukluktan geliyor. Küçükken bilim adamı olmak isterdim.Ama soranlara diş doktoyu derdim.Çünkü o normal birşeydi ve şeker yemekten dişlerim ağrırdı.

    Ülkemizin şartlarında , herkes gibi çaresizliği öğrenmeli miydim?Hayır. Hayallerimi kötü adamlara karşı korumalıydım. Hayallerimi korusamda, gerçeği göz önünde
 bulundurarak bir meslek seçmeliydim.

     Beyaz önlüklü adamlar... 14 yaşıma geldiğimde başıma gelen talihsiz bir olay sonucu , 2 ayımı hastanede geçirerek ameliyatla kurtulduğum sırada,  onları yakından tanıma fırsatı bulduğum insanlar..  Onlardan biri olmalıydım. İyilerinden biri.
  
    İşte o zaman , doktor olmak fikri aklıma girdi. Fakat hala diğer mesleklere saygım vardı ve seçim yapmak için çok erkendi. Oysa zamanla alternatifler yok olacakve beynimde, doktor olmak fikri  hakimiyetini ilan edecekti.

    Henüz tıbbın hiçbir zorluğunu bilmiyorduk ve bize bunlardan bahsedenler oluyordu.Fakat benim için alternatif yoktu.Tıptı çünkü:

-Türkiyenin dünya ortalamasının üstünde olduğu , belki de en iyi olabileceği nadir branşlardan.
-Sen işine odaklanırken, parayı düşünmemene yetecek geliri var.
-Herkes hasta olur , yanında bir doktor olmasını ister.
-insanlarla içli dışlı olabildiğin ve onlara yardımcı olabildiğin nadir işlerden.
-Bilime açılan kapıdır.
-Saygı görürsün.Mizahi bir bakışla :  "Açılın ben doktorum" dersin. Fakat her zaman açılın ben mühendisim diyemezsin.  İnşaatta işe karışırken açılın ben mühendisim! desen, " De hssktr ordan ben de 40 senelik ustayım" diyebilirler . Adamlar haklı.

-Tıbbın bitmemesi de bir güzelliktir.

Girdiğin yola yürüyeceksin sonuna kadar.
Tıbbın sonu yok yürü yürüyebildiğin kadar.
 


     


Bu bog nedir ? amacı nedir?




            Merheba arkadaşlar!Bu bloğu yazma amaçlarımı yazayım ki sizde beklentilerinizi ona göre şekillendirin.

                 Okulda ders verilir sonra sınav yapılır , hayatta sınav olunur sonra ders alınır. Fakat durum o kadar da vahim değil , akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden faydalanır. Ben de istedim ki ben anlatayım belki dinleyen olur.Bir tıp öğrencisi günlüğü okumak  hem eğitici hem eğlendirici olur.

                Aslında ingilizce yazmayı düşünüyordum , fakat hedef  kitleme bir baktım. Anadolu'nun güzel insanları! Bizim batılıyla mizahımız uyuşmaz ya da açıkçası benim ingilizce kabiliyetim kaldırmaz .

              Kısacası bu blogda tıp hayatına nasıl başladığımı , beklentilerimi ve gördüklerimi anlatacağım.
             
               Hadi bakalım   yolumuz uzun .(sonu yok)